
İşte o " muhteşem " nöbetlerimden birisinde , abonesi olduğum TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisinin eski sayılarını okuyorum ,bilenler bilir o yıllarda Ülkemizde süreli bilimsel dergi çok azdı (yoktu)( Ülke Çapında ) sadece TÜBİTAK Bilim ve Teknik vardı ve bizim BİLİM VE TEKNOLOJİ açlığımızı gideriyordu,neler öğrenmedik ki Bilim ve Teknik dergilerinden ,mesela Transendental Meditasyon Teknikleri ki bunları ben evde kendim uyguladım ve ODTÜ ye geldiğimde MAHERASHİ MANESH YOGİ grubunun ilanlarını ODTÜ Hazırlık duvarlarında görünce hep Bilim ve Teknik aklıma gelir ,buna benzer daha çok Bilim ve Teknolojik gelişmeyi oradan takip ederdik binlercesi gibi ,Bilim ve Teknik dergisini çok iyi bildiğim için " ESKİ " sayılarının da okunması gerekitiğini biliyordum ,kütüphanede nöbetci olduğum günlerden birisinde tanıştım Prof Dr Feza Gürsey ve Quarklarla , Prof DR Feza Gürsey ,YALE Üniv. davet edilip NEWTON kürsüsünün başına geçirilmeden önce ODTÜ de iken 3 lü Quark parçacıklarının varlığını ispatlamış ve akabinde NOBEL den sonra en prestijli BİLİM ödüllerinden birisi olan OPEMHEİMER ödülünü almıştı , çok heyecanla defalarca okudum ,hatta hatırladığım kadarıyla derginin arka kapağında Feza Gürseyin resmi vardı ,elinde birşey tutmuş gün

ışığında ODTÜ Fizik bahçesinde çekilmiş bir fotoğraf,renk kromatagrafisi ile "QUARKLAR" arasında ki ilişki ? ,lise talebesi idim ve oldukca heyecanlandım ,ODTÜ lü genç bir bilim insanı nasıl oluyorda dünyanın en önemli prestij ödüllerinden birisini çok genç yaşta alabiliyor ve YALE e davet edilip Newton kürsüsü kendisine teslim ediliyordu , neydi QUARK lar neden bu kadar önemli idiler , atomaltı parçacıklarla ve QUARKLA tanışmam bu şekilde oldu , daha sonra ,Lise sonda " Lingstrum İndikatörünün Eldesi ve Özelliklerin araştırılması adlı " projemle 1982-83 senesinde , TÜBİTAK liselerarası Proje Yarışmasında Bolvadin EML den katılarak teşvik ödülü aldım ,ama aklım ve ruhum hep QUARK ta takılı kaldı çevremde 11 yıldır YIZDIZlar olmasına rağmen ben sanki tutup bir " parçacığa " aşık olmuş gibiydim , daha sonra 1983 de ODTÜ ye girdiğimde ,soluğu hemen ODTÜ kütüphanesinde aldım ve Teorik Fizik ve Parçacık fizik kitaplarını anlayabildiğim kadarıyla okuyordum , esasında anlamam mümkün değildi de ( daha hazırlık sınıfında bir EMLöğrencisi ne kadar fizik biliyorsa o kadar fizik bilen birisi kadar fizik bilgime rağmen ) ,hayran hayran , Behram Kurşunoğlu ,Asım Orhan Barut ,Erdal İnönün NOBEL li fizikciler T.D .Lee ile yaptığı tartışmalar ( neyi tartışıyorlarsa artık ) okuyordum, anlamıyordum ,ama kitapları alıp ,ODTÜ ikinci yurt 409 nolu odada ,en azından " GÖZ" gezdiriyordum , tabi sonuçta , BARYONLARI,LEPTONLARI ,HADRONLARI ,daha alt parçacıkları öğrendim , AMA, aklım hep QUARK larda kaldı ( hatta seneler sonra 1997 de ilk Siyam kedimin adı da Quark oldu ) ,daha sonra Magic Quark dünya gündemine girdi,80 -90 lı yıllarda ,demek ki haklıydım, magic lepton veya magic baryon değildi " ARADIKLARI " halen ,gizli gizli Quarklardı aradıkları , Feza Gürsey neleri bulmuştu ? Neyi yakalamıştı , 2000 li yıllara geldik ,gündem hala Quarklardı , bu seferde CERN de " renkli " " tılsımlı " Quarkları bulmuşlardı ,Quarklar belkide benim " Sevgi" parçacığımla " akraba" parçacıklardı ki birşekilde " hissederek" kafayı " quarklara " takmıştım . 1981-2016 .evet 35 yıllık bir AMATÖR AŞK , ancak " SevgiParçacığını" bir manifesto ile ispatlayabilirsem belki bitecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder